11 Ekim 2010 Pazartesi

Bir Ofis Güncesi..

Sana şu ofisteki kediden bahsetmiştim sanırım  hani patronumun kızım dediği arkadaş..Kendisi başlarda gayet ağır kendi çapında eğlenen bi kedi imajı çizsede şu sıralar zıvanadan çıkmış durumda.Öyle ki masalarımızın tepesinden uzun atlayışlar yaparak kucağımıza atlamaya kadar döktü işi.Beni başlarda kendisine yönelik hain planlar yapmaya itsede bu aralar alıştım sanırım . Ya da o beni tanıdı:) ne zaman bağırsam kafasını büküp masum masum bakıyo.e dayanamıyorum tabi bende.Zaten baktık başka çare yok, arkadaşı böyle kabullendik artık.Kedi kovucu iğrenç kokulu bi sprey; ofisteki arkdaşlarla paylaşamadığımız demirbaşımız oldu:)

Hee tabi kapıyı açınca insanların yüzüne çarpan fena  koku var bide onun içinde dört bir tarafı oda spreyleriyle donattık..Kendi parfümümden çok oda parfümü kokar oldum o derece yani:/Bide o kadar değişik bi hayvan ki kedilerin kendilerini yalayarak temizlediklerini biliridim fakat  bu arkadaş halılalara parkelere falan sürünerek temzileniyo..evet evet biraz iğrenç katılıyrum ama işte ne yapıcaksın..

En sinir olduğum kısımda; arkadaşın sürekli yanımda uyuması böyle bi keyif yoktur yani.Benim önümde bi ton iş yanımda kedicik kollarını açmış ohh.Neyse bu da dünyanın düzeni napalım ben iyisimi işlerime döneyim zira bu kediciği biraz daha izlemeye devam edersem artık bi işim olmayabilir:)

Hiç yorum yok: