11 Kasım 2010 Perşembe

Çukur!!!

Sabah ofise geldim çayımı aldım.Oturdum yerime açtım gazeteleri.Hep benzer haberler..birbirini kesenler doğrayanlar, meydanlardan karşılıklı laf gönderen, teoride aslan pratikte kuzu olan liderler..Sonra bi haber gördüm; Diyarbakır da belediye çukuruna yüzmek için giren iki çocuk boğulmuş..Bide büyükşehir belediye başkanının resmi vardı yanda.Çömelip başını iki elinin arasına almış..Kollektif bir ihmal ve duyarsızlıklarının bedelini ağır ödediklerini söylemiş..Şaşırdım .Hani genelde hep o çukuru açanlardan çok düşenler suçlanır ya bu ülkede.İlk defa birinin evet bu bizim hatamız demesi şaşırttı beni..Hatayı kabul etmeleri o iki çocuğu geri getirmez şüphesiz ama.Bu tip olaylardan sonra çıkıp acımız büyük ama sizde çocuklarınıza sahip çıkın temalı sinir bozucu konuşmaların yapılıp, zaten üzüntülü olan ailelerin iyice sinirlerinin bozulmamasıda teselli edici olabilir.
Garip bi ülke burası,başına ne zaman ne geleceğini bilemiyosun.Bu haberi görünce Orhan veli geldi bide aklıma oda 1950 yılında belediyenin açtığı bir çukura düşüp iki gün sonra beyin kanamasından ölmüş ya hani..Aradan geçen 60 yıl hiç bişeyi değiştirmemiş anladığın üzre.Kocaman şairlerde ufacık çocuklarda bi çukurda yitebiliyolar....
Yapığımız işi sevmiyoruz ondan belkide bu ihmaller..Mesai bitirmeye çalşıyoruz sadece.Bir kişide demiyor; burası böyle açıkta ya biri düşerse diye.Sadece yetkililerede kızmamak gerek orada çalışan insanların da mı hiç aklına gelmiyo..Hep tek bi suçlu buluyoruz tüm sorumluluğu yükleyecek.Asıl suçlu biziz aslında orda çalışıp o çukuru açık bırakıp evine giden işçide,o çukuru görüp yanından geçen bizde,bu kadar duyarsızlığa acımız büyük demekten  başka bişey yapmayıp tekrarlarına mahal veren yetkililerde...Bana dokunmayan yılan bin yaşın mantığıyla bencillikten bi imparatorluk kurmuşuz işte kendimize..

Hiç yorum yok: